20 Haziran 2012 Çarşamba

son zamanlarda

Ege artık büyüdü sayılır, 9 haftayı geride bıraktık bile. İşe başlama zamanım da geldi, ama daha çok küçük onu nasıl bırakırım ki..Büyüdü demiştim biliyorum. En azından düzen oluşturacak kadar büyüdü. Artık çok sıkıntısı yok; ama hala bana muhtaç tabi ki. Giderek daha evhamlı birine dönüştüm. Ben dahil herkes buna şaşırıyor. O kadar korunmasız ki her olumsuz her şey beni korkutuyor. Ya da tüm hayatım şu an ondan ibaret diye ben kafamda kuruyorum bu olumsuzlukları. Bilemiyorum... Sadece bu durum canımı sıkıyor. Hani ben bu işi gayet iyi beceriyordum. Giderek başarısız olmaktan korkuyorum. Bu iş değil biliyorum. Son 2 haftada tırnağını keserken parmağını kesmem ve de ana kucağından Ege'yi düşürmem başarısızlık örneği benim için. Sanki ona zarar veriyormuşum gibi geliyor. Gözümün önünden gitmiyor o düştüğü andaki bakışı..Şimdi de kulaklarına taktım. Bakıyorum sürekli, akıntı var gibi geliyor. Biraz silmeye çalıştım, yine yanlış yaptım tabi, pişman oldum. Off...Bunları yazıyorum ki ilerde okuyup ne kadar saçmaladığımı görüp bir daha böyle düşünceler getirmeyeyim aklıma. Sıkıldım bunları yazmaktan da ruh halim neyse o işte. Kendimi kandırmayayım. Bana tatil gerek diyorum. Kendine gel Didem diyorum. Araba ile İstanbul yolculuğumuz ne harika geçti onu hatırla. Minik adam bizden daha sakin ve mutluydu. Deniz kenarında remsen kahkahalar attı. Denizi ilk gördüğü an aşık oldu biliyorum. Bizim mutluluğumuzdan da onu çok mutlu etti eminim. Dönüş yolunda koca tırların arasında saatlerce trafikte olsak da  o gayet halinden memnun mışıl mışıl uyuyordu. Çok akıllı benim oğlum. Annesi de biraz bu akıldan nasiplense iyi olur değil mi? :)